Değişken fonlar, portföylerinde belirli bir varlık dağılımı hedefi olmayan, piyasa koşullarına göre esnek bir şekilde hisse senedi, tahvil, emtia gibi farklı varlıklar arasında geçiş yapabilen fonlardır. Yani sabit bir yatırım politikasına bağlı kalmazlar.
Değişken fonlarda yöneticiler piyasayı sürekli takip edip, portföyü dinamik şekilde yönetirler.
Yani pasif olarak bir endeksi takip etmek yerine, aktif kararlar alarak fırsatları kovalarlar veya risklerden kaçınırlar.
Mesela bir değişken fon yöneticisi, hisse senetlerinin çok pahalı hale geldiğini düşünüyorsa hisse senedi oranını azaltıp, tahvil ya da nakit pozisyonunu artırabilir.
Piyasada fırsat gördüğünde ise tekrar agresif şekilde hisse senedi ağırlığını artırabilir.
Bu aktif yaklaşım, hem daha yüksek getiri arayışı sağlar hem de kayıpları sınırlamak için fırsat verir. Ama hisse senedi fon yöneticisi hisse senedi piyasasında durum ne olursa olsun portföyünde en az %80 ağırlıkta hisse senedi bulundurmak zorundadır.
Değişken fonların birçok önemli avantajı var:
- Piyasa Koşullarına Hızlı Uyum: Fon yöneticileri hızlı pozisyon değişiklikleriyle piyasa dalgalanmalarına anında tepki verebilir.
- Risk Yönetimi: Riskli dönemlerde defansif pozisyon alabilirler, böylece büyük kayıpların önüne geçebilirler.
- Fırsat Yaratma: Piyasa düştüğünde düşük fiyatlardan alım yaparak daha iyi uzun vadeli pozisyonlar yakalayabilirler.
- Esneklik: Hisse, tahvil, altın gibi birçok varlık arasında geçiş yapabildikleri için yatırımcıya tek bir fonla çeşitlendirilmiş bir portföy sunarlar.
Özetle, değişken fonlar hem koruma hem de fırsat yakalama amacıyla mükemmel bir araç olabilir.
HSBC Değişken Fonlarını incelemek için tıklayınız.